Türkiye Basketbol Süper Ligi, onlarca Yugoslav kökenli oyuncu gördü ve görmeye de devam ediyor. Bu oyuncular arasında öyle bir isim var ki, diğerlerinden açık bir şekilde ayrılıyor. Kariyerinin en şatafatlı dönemlerinden birini Efes Pilsen’de geçiren Nikola “Niksa” Prkacin, Abdi İpekçi parkelerindeki çengel şutları, kısa orta mesafe oyunlarındaki etkililiği ve sert savunma stiliyle akıllarda kendine yer bulmuştu.
Nikola kariyerine İstanbul’da devam ederken hayatında önemli bir apolet kazanıyordu. Hırvat pivot, beş çocuğunun ilkine Efes Pilsen’e geldiği dönemde sahip oluyordu: Roko Prkacin.
“Türkiye ve özellikle İstanbul benim için çok özel,” diyor 2021 NBA Draftı’nın en değerli genç oyuncularından biri olan Roko Prkacin. “İstanbul benim için çok özel çünkü ilk adımlarımı orada attım. İlk kez orada konuştum, ilk arkadaşlıklarımı orada kurdum ve basketbolla orada tanıştım. Tabii Abdi İpekçi de öyle… Orasının yıkılmış olması çok üzücü.”
2002 doğumlu olan Roko Prkacin, şu sıralar tarihin en genç takım kaptanlarından biri olarak Adriyatik Ligi’nin temsilcilerinden ve babasının eski takımlarından olan Cibona’da forma giyiyor. “Babam ve onun takım arkadaşları benim kahramanlarım gibilerdi. Onların basketbola olan tutkusu sayesinde ben de bu yolculuğa başladım. Fakat işler sadece basketbolla gitmiyordu; karate yaptım, yüzücülüğü tecrübe ettim ve tenis oynadım ama günün sonunda kalbimi sadece ama sadece basketbol doldurdu. Bunu itiraf etmeliyim.”
18 yaşındayken Hırvatistan’ın A Milli Basketbol Takımı’nda maça çıkan ve takımla ilk maçını 27 Kasım 2020’de Türkiye’ye karşı Sinan Erdem’de oynayan yıldız adayı genç basketbol oyuncusu, “Babam ilk idolümdü ve halen daha en büyük idolüm ama aynı zamanda Cibona’nın akademisindeki antrenörlerim de öyle. 10-11 yaşımdayken akademiye gitmeye başladım ve orada genç bir antrenörümüz vardı. Hem üniversiteye gidiyordu hem de antrenörlük yapıyordu. Şu anda sanırım antrenörlüğü tamamen bıraktı ama mükemmel bir basketbol beyni vardı.”
Roko beş çocuklu bir ailenin en büyüğü ama gelin görün ki o, henüz 18 yaşında. Ayrıca üzerinde bir takımın sorumluluğu ve önünde NBA gibi ciddi bir yol var. Hırvat forvet kardeşlerine dair, “Kız kardeşim voleybol oynuyor çünkü o, bu sporu yapmakta iyi. Eh, bu biraz tartışmaya açık ama kim bilir, her neyse. Benden iki yaş genç olan erkek kardeşim basketbola başladı bile ama sana şunu söyleyebilirim, en genç olan, üç yaşındaki yaramaz en iyimiz olacak.” diyor.
“Bak bu röportajı zamanlamak için ne kadar uğraştığımızı biliyorsun ve bunun en büyük nedenlerinden biri üç yaşındaki kardeşim. Eğer şu anda uyuyor değil de uyanık olsaydı emin ol burada kamera karşısında iki kişi olacaktı. O sürekli olarak benimle veya babamla basketbol oynamak istiyor. Bahçemizdeki potaya bizi sürüklüyor. Bazen güzel tartışmalar yaşıyoruz… ‘Abi basketbol oynamaya gelir misin?’ diyor ve ona, ‘Hayır gelemem, kahvaltı etmeliyim’ diyorum. Beslenmem sporcu olarak gelişmem için önemli ama kimi kandırıyorum, yemeği seviyorum. Her neyse. ‘Neden kahvaltı etmek zorundasın?’ diyor. ‘Çünkü daha iyi olmalıyım’ diyorum. Sonra en az altı tane daha soru soruyor ve en sonunda pes edip kapıya gidiyorum ve ona bir şeyler söyleyip oradan ayrılıyorum.”
Onun hayatı, yaşıtlarının hayatına göre biraz daha farklı şeyler üzerine kurulu ve aslında bu, bir basketbol oyuncusu için oldukça iyi bir durum. Zira yoğun bir çalışma temposuyla haşır neşir olmak elbet bir şekilde sonuç veriyor. “Yapmam gereken şeyler basit; sabah altıda kalkmak, antrenman yapmak, kısa bir dinlenme seansı, antrenman yapmak, eve gelmek, yemek yemek ve uyumak. Her gün böyle geçiyor. Hem de her gün! Ama bundan şikayet edemem çünkü basketbolu seviyorum.”
“Bu yoğunluğum kısa süre içerisinde o kadar çok arttı ki, okulla olan tüm bağlarım bir şekilde kopma yoluna girdi. Sekizinci sınıfa kadar 90’ın altında tek bir notum bile yoktu ama sonra önce notlarım ortalama seviyelere geldi ve sonrasında okulla olan tüm bağım koptu. Fakat şu bir gerçek ki şu an içerisinde olduğum yolculuk bana daha fazla huzur, heyecan ve mutluluk veriyor.”
Bu sezon 28 maçta ortalama 27,6 dakika sahada kalan ve 13,8 sayı, 6,9 ribaund ve 1,7 asist ortalamalarını yakalayan Zagreb doğumlu çok yönlü forvet, basketbolun getirdiği tüm bu yoğunluk içerisinde bir şekilde sosyal kalmaya çalıştığını söylüyor. “Sosyalleşmeyi seviyorum ama sosyalleşme konusunda doğal olarak bazı sorunlar yaşıyorum. Dört-beş kişiden oluşan çok sıkı bir arkadaşlık grubum var. Kendimize lakaplar takıp dolaşmayı seviyoruz ama bu dolaşma içerisinde alkol gibi saçma şeylere ihtiyaç duymadan şekersiz kola ve birkaç atıştırmalıkla mükemmel zaman geçirebiliyoruz. Çünkü önemli olan sevdiğiniz insanlarla birlikte bir arada kaliteli zaman geçirebilmeniz ve ben buna sahip olabildiğim için şanslı hissediyorum.”
Konuşmalarımız NBA’e doğru yol alıyor ve ciddileşen kısımda ilk konumuz bu sene draft’a katılıp katılmayacağı yönünde oluyor. “Dostum, tamam, iyi oynuyor olabilirim ve yoğun da olabilirim ama günün sonunda akşam yedi-dokuz gibi evde yemek masasında olmak zorundayım (gülüyor), yani ben daha 18 yaşındayım! NBA’de oynamak elbette en büyük hayalim ve bu hayalimi gerçekleştirmeme az kaldığını biliyorum ama gerçekten, şu anda draft’a katılıp katılmama konusunda tamamıyla kararsızım. Yani düşünsene, orada olduğumda akşam yemeğine nasıl yetişeceğim!”
“Şu anda birinci turdan seçilme potansiyelimin olduğunu görmek güzel ama ilk 10’dan seçilmek en büyük hedefim. Ve sonrasında NBA’de istikrarlı bir kariyere sahip olmak da öyle.”
Söz 2021 NBA Draftı’na gelmişken uluslararası oyuncu havuzunun bir diğer önemli isimlerinden olan Usman Garuba’yı konuşuyoruz Prkacin ile. Real Madrid forması giyen Garuba, tıpkı Prkacin gibi 2002 doğumlu ve o da uzun pozisyonlarında oynuyor. Roko’ya göre daha atlet ve güçlü ama genel oyun seti bakımından Prkacin’in ardında.
“Usman şu anda benden daha iyi bir oyuncu, ama sadece şu anda! İleride ben daha iyi olacağım, ah, şaka yapıyorum. Kimin daha iyi olacağını göreceğiz. Ona karşı oynadım ve onun yeteneklerine büyük bir saygım var. Şut konusunda sorunlar yaşıyor olabilir ama onu Golden State Warriors gibi yüksek tempoda oynayan bir basketbol takımında kullandığınız zaman atletizmi, enerjisi, patlayıcılığı size tonlarca artı katacaktır.”
Roko Prkacin her ne kadar NBA planlarına dair kararsız bir düşünce içerisinde olsa da oynamak istediği takımlar hakkında konuşurken oldukça heyecanlı görünüyor. “Portland Trail-Blazers’ta oynamayı isterim. Çünkü küçüklüğümde onları çok seviyordum ve şu anda Damian Lillard, CJ McCollum gibi mükemmel oyuncular da orada. Ayrıca şehrin yapısından dolayı Miami Heat’te de oynamak güzel olabilir. Bilemiyorum…”
Onun yetenek setine baktığınızda aslında süper yıldızları tamamlayabilecek bir oyuncu olduğunu görüyorsunuz. Zira Prkacin, 204 santimetre olmasına karşın ortalamanın üzerinde bir şutör, akıcı bir atlet, akıllı bir oyun kurucu, tempo değiştirici, patlayıcı bir bitirici ve tam paket savunma oyuncusu. Tam bu konuda akıllara James Harden, Kyrie Irving ve Kevin Durant’li yapısıyla Brooklyn Nets geliyor.
“Oh, Nets’te oynamak mı? Bu hoş olabilir. Top benim elimde. Kyrie kenarda oturuyor çünkü ben oyun kurucuyum. Durant ve Harden köşelerde. Alan açık ve potaya gidiyorum… Güzel bir hayal tabii ki. Tüm bu ve diğer oyuncuların kariyerlerine saygı duyuyorum, umarım ben de saygı kazanan bir oyuncu olurum.”
Roko Prkacin, Amerikan Basketbol Kolej Ligi’nde kendi pozisyonunda oynayan diğer yıldız adaylarını izlediğini ve ortada tatlı bir rekabetin olacağını belirtiyor. “Kendime güveniyorum ama şu bir gerçek ki rakiplerim güçlüler. Pozisyonumda en iyisi veya en iyilerinden birisi olmak istiyorum. Bu sorumluluğu almak istiyorum.”
Sorumluluk demişken rotayı yeniden Hırvatistan’a kırıyoruz. Prkacin daha 18 yaşını devirmeden, 2020-2021 sezonu öncesinde Cibona’nın takım kaptanı oldu. Konuya dair, “Kaptan olduğumu öğrendiğim anda telefona bakıyordum ve gözlerimi açık konuşmadan düşünmeye başladım. Çünkü en genç benim ve kaptan olmayı doğal olarak beklemiyordum ama çalışmalarımın karşılığını aldığım için mutluyum. Kaptan olmak bana güven veriyor, her sabah kalkıp tüm gün uğruna çalıştığım şeylerde neden ciddi ve disiplinli olmam gerektiğni hatırlatıyor. Bu önemli bir sorumluluk.” ifadelerini kullanıyor.
Basketboldan çıkıp genç oyuncunun hobilerine geliyoruz. Prkacin, NFL’i (Amerikan Futbol Ligi) sevdiğini ve hatta dolabında Tom Brady imzalı bir formasının olduğunu söylüyor. Formayı bulup kamera karşısına gelirken, “Bak işte, imza burada. Bu formayı bir bağlantım sayesinde elde ettim. Bağlantıları iyi olanlar sadece oyuncu gözlemcileri değiller…” diyor ve ekliyor: “NFL’i çok seviyorum. Brady mükemmel ve diğerleri de öyle. Bir gün NBA’e gerçekten de adım atarsam, gittiğim şehrin NFL takımını her maç izlemeye çalışacağım.”
“NFL dışında film izlemeyi, daha doğrusu kafamı olabildiğince rahatlatabilecek şeyler yapmayı tercih ediyorum, öğlen uyumayı asla ama asla ihmal etmem, çünkü buna ihtiyacım oluyor. Prestij filmini çok severim. Tabii diğer spor dallarını yakından takip etmeye çalışıyorum. İyi bir hentbol takımımız var. Ayrıca özel olarak Formula 1’i seviyorum. Lando Norris favori sürücülerimden biri.”
Henüz 18’inde olan birine emeklilik sonrası planlarını sormak olmaz ama… Roko’nun cevabı sorunun değerini arttırıyor: “Bak, bu soruya genelde ‘Menajer olabilirim, oyuncu gözlemcisi olabilirim, antrenör olabilirim’ gibi cevaplar alırsın ama ben, biriktirdiğim parayı mükemmel bir adada tatil yapıp dinlenerek harcamayı planlıyorum. Dinlenmek, dinlenmek ve biriktirdiğim anıları dinlenirken düşünmek. Bu yeterli.”
Nikola “Niksa” Prkacin, Avrupa çapında orta fonksiyonellikte bir etki yaratan değerli bir basketbol oyuncusuydu ancak görünüşe bakılırsa Roko Prkacin onun mirasının üzerinde bir mirası ardında bırakacak gibi duruyor. Tabii üç yaşındaki ufaklık 15 sonraki bir röportajda bu cümleleri farklılaştırabilir…
Röportaj: Kuzey Kılıç