Array

Fenerbahçe’ye transfer olan en kariyerli 10 futbolcu!

Roberto Carlos
Brezilya günleri sonrası bir sezon Inter, 11 sezon da Real Madrid’de forma giydi. Halen dünya futbolunun gelmiş geçmiş en iyi sol beki olarak gösteriliyor. Frikikleri jeneriklikti. Sol şeridin de en hızlısıydı. Dönemin Galacticos’u Real Madrid’den bir yıldızın Fenerbahçe’ye transferi sadece 2007 yılının değil tüm zamanların en kariyerli transferlerinden biriydi.

Mesut Özil
Avrupa’da asist denince akla gelen ilk isimlerden… 2006 yılında Bundesliga’da vitrine çıktı. Dönemin Türk Milli Takımı yetkilileri onu ay-yıldızlı formaya giymeye ikna edemedi. Başka bir yol izledi. Schalke sonrası Werder Bremen’e geçti. Herkes “Acaba Bayern’e mi gidecek?” derken o Galacticos’un bir parçası olmayı seçti. La Liga şampiyonluğu, Kral Kupası, Süper Kupa derken Arsenal’in yolunu tuttu. Burada asistleri ve 2 FA Cup’ı hanesine yazdırdı. Almanya ile bir kez dünya üçüncülüğü bir kez da şampiyonluk yaşadı.

Harald Toni Schumacher
1980’li yılların ilk yarısında belki de dünya futbolunun en popüler kalecisiydi. Köln ve Alman Milli Takımı ile efsaneleşmişti. Euro 1980’de şampiyon takımın kalesindeydi. 1982’deki Battiston olayı ise yaşadığı en büyük talihsizlikti. Köln’deki son döneminde “Ve maç başlıyor” (Anpfiff) kitabını çıkardı, aforoz edildi. Schalke’deki 1 sezonun ardından Fenerbahçe’ye imza attı…

Nicolas Anelka
Clairefontaine temelinden yetişmişti. 1996 yılında tüm Avrupa’nın bir anda tanıdığı ve flaşları üzerine çeken bir oyuncuydu. Anelka Fenerbahçe’ye geldiğinde CV’sinde Paris Saint Germain, Arsenal, Real Madrid, Liverpool ve Manchester City takımlarının isimleri yazıyordu. Belki de o dönem için en mutsuz ama bir o kadar da kariyerli futbolcuydu. 26 yaşında olması ise cabasıydı…

Ariel Ortega
Arjantin’de doğan her çocuğa Maradona beklentisi yapmak, orta alanda hünerlerini sergileyen futbolcuya da Maradona yakıştırması yapmak futbolun şanındandır… Ancak Ortega, “veliaht” unvanını alabilen ender oyunculardandı. River Plate ile birlikte Valencia, Sampdoria ve Parma deneyimleri yaşadı. 2002’de Fenerbahçe’ye imza atarken Lorant ile çalışabileceğini hesaba katmadı…

Alex de Souza
Türkiye Coritiba kelimesini onunla öğrendi. 2002’de kısa bir Avrupa macerası yaşamıştı, bir daha Brezilya’dan ayrılacağına ihtimal verilmiyordu. Hatta köşe yazarı Fatih Altaylı “Kandırmayın Fenerbahçelileri” başlığıyla bir yazı bile kaleme almıştı. İddiaya göre Real Madrid bile onu alamamıştı. Ancak Fenerbahçe aldı!

Robin van Persie
“Uçan Hollandalı” benzetmesini, bir dünya kupası maçında tüm dünyaya bire bir yaşatmak, izletmek… Bu bile tek başına popülarite için yeterli. Ancak Robin van Persie sadece milli takım ile yaptığı işlerle değil; Feyenoord, Arsenal ve Manchester United apoletleriyle 2015 yılında Portekizli Nani ile birlikte Fenerbahçe’nin yolunu tuttu. Hollandalı’nın Premier League’de iki sezon üst üste gol kralı olduğunu da hatırlatalım…

Pierre Van Hooijdonk
Hollanda’da “leblebi” gibi attığı gollerle ve frikik golleriyle tanındı. 2003’e kadar Celtic, Nottingham Forrest ve Benfica ile Hollanda dışına çıkmıştı. 2002’de Feyenoord’a UEFA Kupası kazandırması onu daha da popüler yaptı. Hem Beşiktaş hem Galatasaray’ın gündemine gelmesine rağmen 2003-04 sezonu öncesi 2 sezon şampiyonluk yaşayacağı Fenerbahçe’ye imza attı.

Dirk Kuyt
Van Basten, Gullit, Koeman, Rijkaard’lı kadro sonrası Hollanda Milli Takımı’nın zirve yaptığı kadroların başucu eseriydi. Onun döneminde Hollanda Dünya Kupası’nda final oynadı, bir kez de dünya üçüncüsü oldu. Ülkesinin vasat takımlarından birine kupa kazandırıp van Hooijdonk’un boşluğunu doldurmak için Feyenoord’a gitti. 2006’dan 2012’ye kadar Liverpool’da futbol oynadı. Dönemin yöneticisi Murat Özaydınlı ona kulübü tanıtırken “18 şampiyonluğumuz var” demiş, o ise “Hayır başkan ben geldim, 19 olacak” sözünü vermişti. Şampiyonluk sevincini bir yıl gecikmeli yaşadı. Ama onun vedasından sonra Fenerbahçe bir daha şampiyon olamadı…

Jay Jay Okocha
1992-93 sezonundaki Galatasaray’ın Frankfurt maçlarıyla Türk futbol seyircisi onu tanıdı. Kırmızı kramponları, oyun stili sadece Türkler’in değil Avrupa’nın da odağındaydı. 1994 Dünya Kupası’ndaki Nijerya Milli Takımı ile yaptığı işler onun popülaritesini daha da artırdı. Mesut Özil’in bile “halen unutamıyorum” dediği Okocha 1996’da Atlanta Olimpiyatları öncesi sözleşme imzalanmış; şampiyon olan Nijerya’da “Ülke tarihinin en iyi 10 numarası” olarak ilan edilmişti.

Güncel Yazılar

Popüler Yazılar